{ "title": "Bebeklerde Kızıl Hastalığı", "image": "https://www.hasta.gen.tr/images/bebeklerde-kizil-hastaligi.jpg", "date": "22.01.2024 01:46:13", "author": "Hande Kadak", "article": [ { "article": "
Bebeklerde Kızıl Hastalığı Nedir, Kızıl hastalığı, kırmızı lekeler halinde ortaya çıkan, mikroplu ve bulaşıcı bir hastalık olduğu bilinir. Daha çok bebek ve çocuklarda görülen bu hastalık bağışıklık sistemini oldukça zayıf düşüren bir enfeksiyon konumundadır bunun yüzünden çocuklar çabuk hasta olurlar. Genel olarak bu hastalık üst solunum yolları ile bulaşıp ortaya çıkmaktadır. Bir ameliyat ya da açık bir yaradan dolayı da direkt yolla bulaştığı görülebilir. Gıdalar yoluyla da bu hastalık bulaşabilir. Özellikle de pastörize olmayan süt ve süt ürünleri ile bulaşabileceğinin üzerine dikkat çeker Uzman doktorlar. Bu kızıl hastalığı her yaş grubunda ortaya çıkan bir enfeksiyon türüdür. Bu yüzden yenilen ve içilen şeylere özen göstermeniz gerekir.

Kızıl Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Kızıl hastalığı hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkar. Bu hastalık kendisini şu belirtiler ile gösterir. Boğaz ağrısı, baş ağrısı, ateş, halsizlik gibi şikâyetler başlangıç için ve hastalığın ortaya çıkması açısından dikkate alınmalı ve bu şikâyetler önemsenmeli. Ayrıyeten karın ağrısı ve kusmada görülebilmektedir. Ateş ani bir şekilde yükselir. Başlangıçta 39 dereceye kadar çıkarki bu durumda bebekler ve çocuklar için oldukça tehlikelidir. İkinci gün ise ateş maksimum limite ulaşır ve bebeğin havale geçirmesine de neden olabilir. Altı ve yedi gün sonra ise sürekli ve düzenli olarak yükselen ateş bu sefer düşmeye başlar. Bebeğin bademcikleri ise büyük ödemli, kırmızı ve bademciklerin üzerinde pürüzler görülür. Bu hastalık ortaya çıktıktan sonra yaklaşık olarak yirmi dört veya otuz altı saat sonra vücudun belirli yerlerinde dökülmeler oluşur. Bu oluşan dökülmeler ilk olarak üst bölgeden başlayarak alt tarafa doğru kendibi göstermeye başlar. Kızarıklık yanaklarda, çene bölgesinde ve yüz bölgesinin hemen hemen her yerinde parlak kırmızı lekeler şeklinde ortaya çıkar. Ayrıca ağız ve çevresinde oluşmaya başlayan solukluk ile kendisini gösterir ve bir bütün oluşturur. Bu kırmızı parlak deri döküntüleri vücudun diğer bölgelerinde de görülmeye başlanır ve özellikle boyun kısmında daha fazla ve yoğun bir şekilde görülür. Gövde ve boyun kısmında oluşan kırmızı deri döküntüler üzerinde nokta biçiminde daha küçük kırmızı lekeler şeklinde oluşur. Bacak ve kollarda bu kırmızı deri döküntüleri daha fazla bir şekilde görülmektedir. Bunlar birbirinden ayrı kabartılar şeklindedir. Kızamıkçık döküntüleri ile kızıl hastalığı sonucu oluşan bu lekeleri birbirinden ayırt etmek oldukça zordur. Şiddetli anjin ile kızıl hastalığında ilk iki gün dilde beyazlık görülür. Damakta da kırmızı döküntüler meydana gelir. Dilde oluşan beyazlık sonrasında birkaç gün sonra da kırmızı kabarcıklar oluşur. Bademcikler üzerinde de yer yer beyaz sulu, parlak kırmızı kabartılar meydana gelir. Bu oluşan deri döküntüleri beş veya altı gün sonra boyundan başlayarak vücutta oluşan her bölgede soyulma gösterir. Bu soyulmalar ardından kendini el ve ayakta gösterir. Dil üzerinde meydana gelen bazı değişiklikler ve vücutta oluşan soyulmalar kızıl hastalığı tanısının koyulması açısından büyük önem arz etmektedir. Bebeğinizin ağız ve dil yapısını ayrıca vücutta oluşan değişmelere karşı sık sık kontrol etmekte fayda var. Bu sayılan değişiklerin bir tanesini bile fark ederseniz hemen Uzman bir doktora çocuğunuzu muayene ettirmenizde büyük yarar olacaktır.

Kızıl Tedavisi Nasıl Olur?

Uzman bir doktor tarafından uygun ve etkin bir antibiyotik tedavisine başlanır. Bu başlanan ilaç doktor gözetiminde hastalık dönemin de ve düzenli bir şekilde verilmesi önemlidir. Eğer ki pensilinin bebek için kullanma olanağı yok ise bebeğin kilosu dikkate alınarak 25 mg miktarında eritromisin ilacı verilebilir. Başlanan bu ilaç on gün süre ile kullanılmalı yoksa zararlı olabilir. Bakterilerin büyümesini ve daha fazla yayılmasıbı önlemek amacı ile sülfamitler kullanılmalıdır. Kızıl hastalığının atlatılabilmesi için yatak istirahati ve bol sıvı tüketilmesi büyük önem teşkil eder.
" } ] }