{ "title": "Disleksi Hastalığı", "image": "https://www.hasta.gen.tr/images/disleksi-hastaligi(1).jpg", "date": "20.01.2024 09:17:38", "author": "merve gündoğdu", "article": [ { "article": "
Disleksi hastalığı, en çok karşılaşılan öğrenme bozukluklarından biridir. Asıl sıkıntı çekilen nokta hafıza ve dil ile alakalıdır. Disleksisi olan bireyler her şeyi unutabilirler. Dil ile ilgili derslerde zorluk çektikleri bilinenen bir gerçektir. Bazı disleksi sıkıntısı yaşayan kişiler okul zamanında hızlı konuşabilirler. Başka insanlar da onları pek dikkate almayabilirler. Normal bir birey okuma, yazma ve anlama gibi işleri için beyninin sol ön lobunu kullanmaktadır. Disleksi problemi dinlemeyi, konuşmayı, okumayı, yazmayı, akıl yürüterek matematik becerilerinin edinilmesinde ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini belli eden bir öğrenme bozukluğu sorunudur. İlkokula hayatına başlayan disleksili çocuklarda eğitim alabilecek zihinsel gelişim henüz tamamlanmadığı için okuyamamakta, yazamamakta ve matematiksel işlemler yapmakta sıkıntı yaşarlar. Fakat bu o kişilerin zekâ düzeylerinde bir problem olduğunu göstermemektedir. Herhangi bir zihinsel problemi, duyma ve görme engeli olmayan bir çocuk okuma yazmada sıkıntı yaşıyorsa ilk akla gelmesi gereken sıkıntı disleksi problemi olmalıdır. İlk kez 1881 yılında tanımı yapılan bu öğrenme bozukluğu, Dünya Nöroloji Federasyonu tarafından “geleneksel eğitim anlayışında, yeterli zekâya ve sosyokültürel imkâna sahip olmasına rağmen, okumayı ve yazmayı öğrenme güçlüğü ile kendini belli eden bir bozukluk” olarak tanımlanmaktadır.

Disleksi problemi ile ilgili ilk bulgular, 1896 yılında bir İngiliz doktor olan W. Pringle Morgan tarafından elde edilmiş olup, British Medical Journal'da yayımlanmıştır. Morgan yazdığı makalede 14 yaşında olan Percy adındaki erkek çocuğunun her zaman zeki ve akıllı bir tutum içinde bulunduğunu, yaşıtlarına kıyasla oyunlarda daha hızlı olduğunu ve akranlarından geride kalan hiçbir yönü bulunmadığını, ancak okurken sıkıntı yaşadığını belirtmiştir. Disleksi probleminin en belirgin özelliği harflerin ve kelimelerin karıştırılması durumu ve tersten algılanıp, yorumlanmasıdır. Bugünkü şartların ışığında, disleksi, fonem ismi verilen dil birimlerinin birbirinden farklılıklarının ayırt edilememesinden kaynaklı ortaya çıkan öğrenme güçlüğüdür. Disleksinin temelinde sesleri fark edememe, çözümleyememe, harfe dönüştürememe, kısa süreli bellek ve hızlı adlandıramama gibi sıkıntılar bulunmaktadır. Disleksi, görme işitme sıkıntılarından kaynaklanan ve sinirsel olmayan okuma bozukluğu ya da yetersiz öğretim ortamından mütevellit olup, okuma güçlüğünden farklı bir problemdir. Disleksi, zihinsel bir yetersizlik olmamakla beraber zekâ ile ilişkisi de bulunmamaktadır. Hatta zekâ düzeyi oldukça yüksek kişilerde görülen bir problemdir. Disleksisi olanların zekâ düzeyleri düşük olmadığı gibi özel yetenekleri de olabilmektedir.

Disleksi problemi doğuştan gelen gelişimsel ya da travmaya bağlı meydana gelen disleksi olarak ikiye ayrılmaktadır. Doğuştan gelen disleksi kalıtsal yolla olabildiği gibi, doğum öncesi, doğum esnasında ya da doğum sonrasında yaşanan komplikasyonların sebep olması şeklinde de gelişebilmektedir. Günümüzde dünyasında çeşitli kuramlar ve varsayımlar üretilmesine rağmen, disleksinin sebebi ve tedavi yolu bilinmiyor. Bu sebeple, çocuğumuzun disleksisi var ise niçin disleksi problemi yaşadığına takılmayıp, bundan sonra ne yapmalı sorusu üzerine düşünülmelidir. Disleksi problemi olan kişilerde erken tanı hem çocuğun okuma yeteneğinin geliştirilmesi hem de gelecek zamanlarda alacakları eğitimin nasıl olması gerektiğinin bilinmesi yönünden oldukça önemlidir. Son dönemlerde yapılmakta olan araştırmalar, erken eğitim desteğinin, genellikle okumadaki akıcılığı arttırması yönünen önemli rol oynamaktadır. Bu sebepten ötürü ailelerin, çocuğun okuma performansını gözlemlemelerinde büyük fayda bulunmaktadır. Disleksi problemi yaşayan kişiler ilk önce konsantrasyon konusunda güçlük çekmektedirler. Sözcükleri çoğunlukla akıllarında tutamazlar. Ritimlere uymakta güçlük yaşarlar. Dikkat güçlüğü yaşarlar ve el yazıları oldukça karmaşıktır. Fikirleri sesli ya da yazılı olarak rahatça ifade etmeleri mümkün değildir. Hareketleri akranlarına göre oldukça yavaş olmaktadır. Sıralamada gruplandırmada sıkıntı çekebilirler. Hecelerin seslerini çıkarırken karıştırabilirler. Okurken sözcük atlayabilirler. Okuduğu şeyleri hatırlamakta güçlük çeker ve bu sebeple aynı şeyi birden fazla okuma isteği uyanabilmektedir. Sözcükleri tersten okuyabilirler. Örneğin; ‘kitap' yerine ‘kipat' diyebilirler, bazı sesler arasındaki farklılıkları anlayamazlar ve açıklamakta güçlük çekerler, harfleri ya da sayıları tersten anlayıp, söylerler. Örneğin; ‘3' sayısını ‘E' harfi, ‘d' harfini ‘b' harfi, ‘73'ü ‘37', şeklinde görüp öyle de okumaya çalışırlar.

Disleksi problemi olan çocuklarda bilinen ve uygulanan bir ilaç tedavisi olmamaktadır. Özel eğitimle gelişme sağlanmaktadır fakat Türkiye'de bu eğitimi veren kurumlar mevcut değildir. İlaç tedavisi başka bir sorunu varsa kullanılabilmektedir. Mesela dikkat eksikliği sorunu varsa bunun için ek olarak ilaç kullanılabilmektedir. Ayrıca yaşın ilerlemesiyle okuma sıkıntıları giderilebilir. Ancak yazı hataları gibi problemler kalıcı olabilir. Yeteneği yönünde mesleğe yönlendirilmeleri daha uygun olacaktır. Başarısız oldukları alanlarda öz güvenlerini zedeleyecek tavırlar göstermemeliler. Eğitim hayatları boyunca zorlanacağı şeyler karşılarına çıkacaktır ancak destek olup yapabileceğine inanç getirerek adımlar atılmalıdır. Disleksisi olanlar zekâ seviyeleri düşük olmayıp aynı zamanda özel yeteneklere de sahip kişilerdir. Buna önemli gösterge ya da kanıt disleksili olduğu bilinen bilim adamları sanatçılar ve oyunculardır. Örneğin; izafiyet Teorisi'ni ortaya koyan Albert Eistein, Rönesans devrinin büyük ressam ve heykeltraşı Leonardo da Vinci, oyuncu Tom Crouse, şarkıcı ve oyuncu Cher, aşçı ve ünlü Tv yapımcısı Jamie Oliver disleksi problemi yaşayan ünlülerden bazılarıdır.
" } ] }