{ "title": "Fil Hastalığı", "image": "https://www.hasta.gen.tr/images/fil-hastaligi.jpg", "date": "20.01.2024 07:39:05", "author": "tuğba arslan", "article": [ { "article": "
Fil Hastalığı, Daha çok tropikal bölgelerde görülen fil hastalığına elefantiyazis, Wuchereria ve Brugia Malayi, isimlerinde ipliksi solucanlar sebep olmaktadır. Ara sıra lenf ödemi hastalığı da bu isim ile anılmaktadır. Fil hastalığı yuvarlak şekilli asalak solucanların çiftleşme sonunda oluşan larvalarının sivrisinekler aracılığıyla taşınması sonucunda insanlara bulaşmaktadır.

Fil Hastalığının Çeşitleri

İnsanları son olarak kullanan ve bu hastalığa yol açan 9 adet yuvarlak solucan türü bulunmaktadır ve bu solucan türleri yerleştikleri bölümlere göre lenf filariasisi (Lenf düğümlerine yerleşir), deri filariasisi (Cildin yağ katmanına yerleşir) ve kasık filariasisi (Karında kasık boşluğuna yerleşir) olmak üzere 3 farklı guruba ayrılmaktadır. Bu durumların hepsinde hastalık kan emen sivrisinek gibi böcekler tarafından insanlara bulaşmaktadır.

İnsanlarda görülen bu yuvarlak solucanların yaşam biçimleri ise şu şekildedir

İlk olarak, dişi ve erkek solucanlar çiftleşirler ve bu çiftleşmenin ardından dişi solucan binlerce solucan dünyaya getirir. Ardından bu yavru solucanlar geçici konak olan bir böcek tarafından alınırlar ve burada yavru solucanlar ilk kez kan emerken kabuk değiştirerek bulaşıcı olurlar. Daha sonra ise bu bulaşıcı larvalar böcekler aracılığı ile insanların cildine aktarılır. Cilde aktarılan bulaşıcı larvaların deri değiştirip solucan haline gelme süreleri ise bulaşmanın ardından 2 yıldır.

Fil hastalığının Tanısı ve Gelişim süreci

Fil hastalığının lenf damarlarını tıkaması ve iltihaplanmaya yol açması en önemli özelliğidir. Lenf damarlarının tıkanması ve iltihaplanmanın olması hastanın özellikle ayak ve bacak bölgesinde şişme olmasına sebep olmaktadır. Bunun yanı sıra, kanserli dokunun lenf yollarını tıkaması ile ışın tedavisi (Radyoterapi) veya ameliyat esnasında lenf yollarında hasar oluşması sonucunda da fil hastalığı oluşabilmektedir. Lenf sıvılarının artması ya da dolaşıma girmemesi sonucunda deri altına yayılması sonucunda hastanın kol ve yüzünde de şişmeler görülebilmektedir. Fil hastalığına yakalanmış hastaların bacaklarının alt kısımlarında, üreme organlarında ve ayaklarında ağrılı şişmeler olması kanser riskini de doğurmaktadır.

Hastalığa tanı konulması açısından ilk belirtisi vücudun şiş olan kısmına bastırıldığı zaman bastırılan şişlik yerinde bir çukur oluşmasıdır. Hastalığın ilerlemesi ile deri kalınlaşmakta ve farklı renge dönüşmektedir. Fil hastalığının bir diğer belirtisi de bu şişmeler ile hastada görülen ateş ve hafif öksürüktür. Tüm bunların yanı sıra hastalığın kesin tanısı ise Gece saatlerinde alınan kan örneklerinde mikrofilaryaların görülmesidir.

Fil Hastalığının Tedavisi Nasıl Yapılır?

Fil hastalığının tedavi süreci içerisinde temizliğe çok dikkat edilmesi gerekmektedir. Cerrahi yöntemle fazla derinin alınması mümkündür. Ayrıca fil hastalığında hastaya ilaç tedavisi (Dietilkarbamezepin-DEC) de uygulanmaktadır. Cerrahi müdahale yapılırken aynı zamanda hastaya fizik tedavi de yapılmakta ve hastanın bacaklarında oluşan şişliğin giderilmesi amacı ile bacak yükseğe kaldırılmakta, lenf sıvısının tıkanıklığı geçebilmesi için ise varis çorapları uygulanmaktadır. Fil hastası olan kişideki solucanların yok edilmesi amacı ile albendazole ve ivermectin kullanımının yanı sıra Dietilkarbamazin (DEC) ve albendazole de hasta üzerinde etkili olmaktadır. Ayrıca doxycyclinein isimli antibiyotik de fil hastalığı tedavisi için kullanılabilmektedir.

" } ] }