{ "title": "Kawasaki Hastalığı", "image": "https://www.hasta.gen.tr/images/kavasaki-hastaligi.jpg", "date": "20.01.2024 22:59:17", "author": "Selen Karadeniz", "article": [ { "article": "Kawasaki hastalığı, ilk kez Japon çocuk doktoru Tomisaku Kawasaki tarafından 1967 yılında tanımlanmıştır. Hastalarda deri döküntüsü, ateş, gözlerde kanlanma, boğazda ve ağız içinde kızarıklık, lenf nodlarının şişmesi, el ve ayaklarda şişkinlikle karakterize olur. İlerleyen aşamada kalp damarlarında genişleme meydana gelebilir. Bu hastalık çoğunlukla kalbi besleyen atardamarları etkileyen anevrizmalara neden olabilen, damarların çeperlerinde iltihaba yol açan akut sistemik damar hastalığıdır. Fakat hastaların tümünde anevrizma olmayabilir. Genellikle komplikasyonlara neden olmadan akut şekilde seyreder.

Nadir görülen bir hastalık olmasına rağmen, çocukluk çağında en fazla görülen vaskülitler arasındadır. Daima küçük çocukları etkiler. Kawasaki hastalığına yakalanan hastaların %80 kadarı 5 yaşın altındaki çocuklardır. Kız çocuklarında erkeklere göre daha az görülür. Yılın her dönemi olabileceği gibi, mevsimsel farklılar yaşanabilir. Özellikle kışın sonunda ve ilkbaharda daha yaygındır. Dünyanın her yerinde görülebilen bu hastalık Japon çocuklarını daha fazla etkiler. Bu hastalık bir çocuk hastalığıdır. Bu nedenle erişkinlerde benzer bulgular olsa da bu hastalık gelişmez.

Kawasaki hastalığı neden olur?

Bu hastalığın nedenleri konusunda yeterince bilgi bulunmamaktadır. Hastalığın enfeksiyöz kökenli olduğu düşünülür. Bireylerdeki bazı genetik yatkınlığın genellikle aşırı duyarlılıkla ya da mikrobik bir ajanla tetiklenmesiyle immün yanıtın bozulması, kan damarlarında iltihaplanmaya ve hasarlanmaya yol açabilir. Ancak bu hastalığı kalıtsal olmadığı bilinmektedir. Buna rağmen genetik yatkınlığın olduğu düşünülür. Aile içinde birden çok kişide görülmesi nadirdir. Ayrıca bulaşıcı bir hastalıkta değildir. Fakat oluşması önlenemez. İkinci bir atak nadiren olsa da gelişebilir.

Kawasaki hastalığının belirtileri nelerdir?

Hastalarda en az 5 gün devam eden sebebi belli olmayan yüksek ateşle başlayan hastalıkta çocuğun huysuz olduğu izlenir. Ateşe eşlik eden ya da onu takip eden gözlerde kızarma meydana gelebilir. Ancak bu durumda gözlerde irin ya da akıntı olmaz. Çocukta kızıl, kızamık, ürtiker gibi cilt döküntüleri olabilir. Genellikle kasıkta, gövdede, kollarda ve bacaklarda döküntü olur. Ağız bölgesinde parlak kırmızı renkte çatlak dudaklar, çilek dil denilen kırmızı renkte dil, boğazda kızarıklık oluşur. El ve ayak ayalarında, tabanında şişme, kızarıklık meydana gelir. Bu belirtilerden sonra 2-3 haftada parmak uçlarından itibaren cilt soyulması görülür.

Hastaların çoğunluğunda boyun bölgesindeki lenf bezlerinde ele gelecek şekilde büyüme olur. Eklemlerde ağrı, şişme, karın ağrısı, baş ağrısı, huysuzluk görülebilir. Uzun dönemde hastalarda kalp tutulumu olabilir. Bu kawasaki hastalığına ait en ciddi belirtidir. Kalpte aritmi, üfürüm ve diğer anormallikler oluşabilir. Kalp iltihaplanabilir. Bu hastalığın en önemli özelliği koroner anevrizma gelişmesidir. Hastalık hr çocukta farklı şiddette etkili olur. Çoğunda kalp tutulumu olmaz. Anevrizma ise her 100 hastanın ikisini etkiler. 1 yaşından küçük hastalarda hastalığın tüm bulguları görülmez. Bu nedenle tanı konulması zorlaşır.

Kawasaki hastalığının tanısı nasıl konur?

Hastalarda yukarıdaki gibi nedeni açıklanamayan 5 gündür devam eden ateş ve diğer belirtiler olursa, belirtilerin en az 4 tanesi görülürse hastalığın kesin tanısı yapılabilir. Bu arada hastalarda aynı belirtileri verecek başka hastalıkların olmadığı da tespit edilmelidir. Bu ayırıcı tanı açısından önemlidir. Yapılacak laboratuvar tetkikleri sadece oluşan iltihabın derecesini tespit etmeye yarar. Kontrolde bu testler sürekli yapılır. Kalp tutulumu olursa daha ayrıntılı değerlendirme yapılmalıdır.

Kawasaki hastalığı tedavi edilir mi?

Hastaların çoğu tedavi edilebilir. Fakat tedaviden sonra kalpte çeşitli komplikasyonların gelişmesi söz konusudur. Bu hastalıktan korunma sağlanamaz. Ancak komplikasyonlardan korunmak için erken teşhis konularak bir an önce tedaviye başlanmalıdır. Hastalar hastanede gözlem altında tutulmalı, kalp fonksiyonları izlenmelidir. Bir gelişme olursa hemen tedavi edilmelidir. Tedavi sırasında yüksek dozda aspirin, damar içi gama globülin verilir. Nadiren kortikosteroidler kullanılabilir. Tedavi genellikle ilk doz ilaçlara yanıt verir. Bazen ikinci doza ihtiyaç duyulabilir.
" } ] }