Bir kısım rahatsızlıklar yaşam kalitesini düşürmektedir. Bunun temel nedeni, önemli ya da önemsiz olayların karşısında geçirdiğimiz rahatsızlıkların vücudu olumsuz olarak etkilemesinden kaynaklanmaktadır. Bu rahatsızlıklar, fizyolojik olmasa da ruhsal açıdan ağrı ya da acı sürdürmemize neden olarak yaşamımızı olumsuz yönde etkileyebilir. Yaşamımızda geçirdiğimiz rahatsızlıklar moralimizi bozabilir, bu da sinirlerimizi gerer ve dikkatimizi dağıtarak hayatımızı yaşanmaz hale getirebilir.

Yaşantımızda meydana gelen bütün olayların sağlığımızı etkilemesi tesadüf değildir. Her sağlık sorununun oluşmasında bir sebep bulunur. Doğuştan kaynaklı rahatsızlıklar dışında kalan sağlık problemleri beynimizin bilinçaltından gönderdiği zihinsel bunalımlardan kaynaklanmaktadır. Beyin, rahatsızlık hissettiği bir alanda sürekli olarak bir sıkıntı olduğunu istemsizce iletir ve bunun temelinde duygularımız yatar. Fiziki olarak bir rahatsızlık bulunmamasına rağmen beyin nöronları duygusal yoğunluktan dolayı uyarılarak olmayan bir rahatsızlığı zihnimizde varmış gibi hissettirmektedir. Kısacası, zihnimiz rahatsızlık duyduğu bir kusurdan dolayı o bölgeye sinyaller göndererek bölgesel bir ağrının oluştuğunu yansıtmaktadır. Böylece şartlanan vücut, olmayan bir ağrıyı bedenimizde varmış gibi hissettirebilir.

İnsan ne kadar hayatından lezzet alırsa o kadar mutluluk hormonu salgılar. Ancak huzursuzluk ve mutsuzluk arttıkça, olmayacak rahatsızlıklardan dolayı gönderdiği olumsuz reseptörlerden dolayı hastalık oluştuğu hissi oluşmaktadır. İnsan vücudu hor kullanıldığı takdirde birtakım rahatsızlıkların oluşması aşikârdır. Bazen zihnimiz hastalık oluştuğu sinyallerini gönderir. Bunun temelinde başımızda geçen küçük rahatsızlıklar, zarar durumu taşımayan küçük kazalar, yaralanmalar ve kesikler beyin nöronlarına iletilir. İnsan bu kesikler ve yaralanmalardan dolayı mutsuz olur ve yapmış olduğu olumsuz araştırmalar neticesinde başından daha büyük bir rahatsızlık geçireceği düşüncesine kapılır. Bu durumda zihinsel bir rahatsızlık oluşur. Küçük rahatsızlık zihinde büyüyerek ruhumuzu yaralar ve böylelikle ciddi bir sorun olacağı düşüncesi daha büyük bir rahatsızlığın oluşmasına neden olur.

Yakın tarihli uzmanların yapmış olduğu bir araştırmada dikkat çeken bir ölüm vakası doktorları ciddi anlamda etkilemiştir. Bu vakada, bir buzhane konteynerında çalışan bir işçi, konteyner içine girdiğinde kapı birdenbire üzerine kapanır. Bu karanlık ortamda kalan işçi, sesinin kimsenin duymayacağını bilir. Bundan sonra işçi, beyninde yaşamının son bulacağını, burada kimsenin kendisini bulamayacağını ve bu yüzden donacağını sürekli olarak düşünür. Konteyner içerisinde ağlayarak rahatsızlığını, üzerinde bulunan bir kalem ve kâğıt üzerine yazmaya başlar. Yazısında "artık yavaş yavaş parmak uçlarını hissetmediğini, kulaklarının donduğunu, nefesinden çıkan buharın soğuduğu" şeklinde içinde bulunduğu olumsuz olayı anlatır ve bir müddet sonra ölür.

Bir müddet sonra mağaza sahibi çalışanını konteyner içerisinde bulur ve hemen hastaneye kaldırır. Doktorların ilk müdahalesinde hastanın DONARAK ÖLDÜĞÜ kayıtlara geçer. Mağaza sahibi, böyle bir durumun olmayacağını, konteynerin çalışmadığını, yaz günü sadece 5 saat geniş konteynerde kaldığı takdirde ölemeyeceğini dile getirir. Yapılan araştırmada hakikaten konteynerin çalışmadığı tespit edilir. Ancak ölen kişi o kadar çok zihnini donarak öleceğine şartlandırmıştır ki, beyin nöronları sürekli ortamın soğuk olduğunu hissini vererek çalışanın ölümüne sebep olmuştur.

Yukarıda bahsedilen olayda anlaşılacağı üzere, hastalığın beyinde olduğu, kişinin kendisini olumsuz olarak şartlandırmasından kaynaklı olarak zihnimiz ruhsal olarak bunalıma girerek daha derin ve telafisi olmayan durumlara neden olabilir. Bu nedenle zihnimizde olmayan rahatsızlıklara ve olaylara sevk edilmemesi çok önemlidir. Çünkü zihinde başlayan bir rahatsızlık, tedavisi mümkün olan ufak bir durumu dahi abartarak telafisi mümkün olmayan bir duruma itebilir.